Karadeniz’de etki alanını genişleten Rusya bununla yetinecek midir?

ABD tek kutuplu bir dünyada küresel güç olmak için Rusya’yı güneyden kuşatmak amacıyla Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO ve AB üyeliğine katılmasına yönelik strateji ve politikalar izlemiştir/izlemektedir. Aynı düşüncelerle Orta Asya ülkeleri ile C5+1 stratejisi ile Rusya’yı yakın gelecekte kuşatmak ve bu bağlamda Çin’in Kuşak Yol Projesine engel olmaya çalışmaktadır. AB enerji (petrol ve özellikle doğal gaz) ihtiyacının giderilmesinde yüksek oranda Rusya’ya bağımlı olup, ülke ve kaynak çeşitlendirmek için Rusya dışındaki eski SSCB ülkeleri ile iş birliği içerisinde yeni projeleri desteklemekte ve Rusya’ya olan bu bağımlılıktan kurtulmak istemektedir.
Rusya hem tek kutuplu düzene karşı çıkarak Karadeniz’de güneyden ve Orta Asya’dan kuşatılmak istememekte hem de eski SSCB devletleri üzerindeki nüfuzunu sürdürmek istemektedir. İlave olarak ise enerji güvenliği konusunda kontrolün tamamen kendisinde olmasını istemektedir. Rusya kendisine göre haklı olduğunu ifade ettiği gerekçelerle Uluslararası Hukuk ile çelişen BM Genel Kurulunun 3314 sayılı kararı ile (1974 yılında kabul edilen) bir devletin egemenliğine, ülke bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı silahlı kuvvet kullanarak Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine sevk edilebilecek (Saldırı Suçu/Barışa Karşı Suç) harekât düzenlemektedir. Mevcut duruma göre savaş suçları ile itham edilmesi ve buna dair karar alınması ihtimali güçlenmiştir.
BMGK’nın daimî üyesi olan Rusya, BM tarafından alınabilecek kararları Çin ile birlikte veto etmek hakkına sahiptir. Bu veto hakkı nedeniyle BM tarafından alınabilecek yaptırım kararlarını engelleme gücüne sahiptir ve bu gücünü de kullanmaktadır. Rusya, siyasî ve askeri hedeflerini ele geçirdikten sonra kanaatimce Ukrayna’nın sadece Donbas bölgesi değil, aynı zamanda önemli bir bölümünü ilhak ederek kendine müzahir bir yönetimi iş başına getirerek harekâtı sonlandıracaktır.
Karadeniz’de etki alanını genişleten Rusya bununla yetinecek midir?
ABD’nin kuşatıcı stratejisinde önemli yer tutan ve Batı yanlısı politikaları tercih eden Ukrayna gibi benzer tutumlar sergilediğini bildiği sıradaki hedefin Gürcistan’ın olabileceği öngörülmektedir. ABD ile AB ise kınama ve ekonomik vb. yaptırımlar dışında silahlı kuvvet kullanma seçeneğini tercih etmeyecekleri çok iyi bilinmektedir. Sözde ağır yaptırımlar uygulanacağına dair yaklaşım sergilenmekte ve söz konusu ülkelerin bu politikaları sürdürmeleri beklenmektedir. Üstüne üstlük, Ukrayna’nın NATO üyesi olmaması da organizasyonun 5nci maddesinin koruma kalkanından istifade etmesine engel teşkil etmektedir.
Kırım şu anda hem Rusya hem de Batı için başları ve yenilginin ana kısmını oluşturabilecektir. Kırım’da kazananın savaşı da kazanmış sayılacağı bir seviyeye dönüşüm oluyor. Rusya, gelişen ekonomik durum ve askeri harekâtın gidişine göre Kırım ile yetinebilecek bir seviyeye gelebilecekken Ukrayna ise Kırım’a savaşı taşıyabilirse ve Herson’u kurtarabilirse önemli avantaj elde edebilecektir.
Türkiye gelişen durumlar çerçevesinde savaşan devletlere itidal çağrıları yaparak Uluslararası Hukuka uygun olarak yükümlülüklerini tam bir tarafsızlık içerisinde yürütmektedir. Karadeniz’in kilidini elinde tuttuğunu bilen Türkiye, bu savaşta tarafsızlık ve denge politikası ile milli hak ve menfaatlerine zarar vermeyecek şekilde uluslararası hukuka uygun olarak doğru bir stratejik yaklaşım sergilemektedir.
Dr. Çağlar Özer
E.Kurmay Albay
YENİ HABERLER
YORUMLAR
Henüz hiç yorum yapılmamış.